Anam babam sana feda olsun Ya Resulallah (s.a.v)

Rabbimiz, insanı var etmiş, ona eşsiz bir değer biçmiş, yeryüzünü imar etmesi ve belli bir zamana dek sorumluluk üstlenmesi için mühlet tanımıştır. İnsan, yaratılışı itibarıyla özel bir yere sahip, değerli ve şerefli bir varlıktır. Dinimiz, insanın bu şerefini ve temel haklarını korumak adına sağlam müeyyideler getirmiştir. İnsanın değeri ise, ancak ahlaki değerlerin muhafazasıyla mümkündür. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hayatının her safhasında yüksek ahlaki değerlerin en güzel örnekliğini sunmuştur. Rabbimiz, Kalem Suresi'nin 4. ayetinde "Şüphesiz sen, yüce bir ahlâk üzeresin" buyuruyor. O'nu sevenler, "Anam babam sana feda olsun ya Resulallah" derecesinde sevmiştir. Sahabeden Hz. Ömer'in bir keresinde, Efendimiz'e olan sevgisini ifade ederken canından daha az sevdiğini söylemesi üzerine, Efendimiz "Hayır, canından da fazla sevmedikçe imanın kemale ermez" buyurmuş, Hz. Ömer de hemen "Şimdi canımdan da çok seviyorum" diyerek karşılık vermiştir. Hz. Ali'nin de savaş meydanında Efendimiz'i kalkan gibi koruduğu rivayet edilir. Elbette O'ndan nefret edenler de olmuştur. Ancak O'na saldıranlar, kendi çirkinliklerinin bir gereği olarak böyle yapmışlardır. Yarasaların ışıktan hoşlanmasını beklemek ne kadar beyhude ise, kalpleri kararmış olanlardan güzelliği takdir etmelerini beklemek de o kadar beyhudedir. O'ndan nefret edenler aslında o güzeller güzelinin aynasında kendilerini, kendi çirkinliklerini görmektedir. Şefkat ve merhametin timsali Efendimiz, kalbinin katılığından şikayet eden bir adama "Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa!" tavsiyesinde bulunmuştur. İslam, kendisine nispet edenlerde bir vicdan inşa eder ve merhamet bu vicdanın bir sonucudur. O, her daim haksızlığın karşısında yer almış; en çok yoksulların, düşmüşlerin, yolda kalmışların yanında yer alarak ahlaki duruşunu sergilemiştir. Kendisini O'na nispet eden ümmetinin tavrı da peygamberlerinin tavrına benzemelidir. İşte bu ahlaki duruş, yaşanabilir, huzurlu ve adil bir toplumun ancak hep birlikte verilecek bir mücadeleyle mümkün olabileceğinin işaretidir. Kendilerini, güzel olan ne varsa ona yüzünü dönen, çirkin olan ne varsa ona sırtını dönen Efendimiz’e nispet edenler de böyle yapmalı, taşkınlıktan, haddi aşmaktan kaçınmalıdır.

 0
Anam babam sana feda olsun Ya Resulallah (s.a.v)
Rabbimiz, insanı var etmiş, ona eşsiz bir değer biçmiş, yeryüzünü imar etmesi ve belli bir zamana dek sorumluluk üstlenmesi için mühlet tanımıştır. İnsan, yaratılışı itibarıyla özel bir yere sahip, değerli ve şerefli bir varlıktır. Dinimiz, insanın bu şerefini ve temel haklarını korumak adına sağlam müeyyideler getirmiştir. İnsanın değeri ise, ancak ahlaki değerlerin muhafazasıyla mümkündür. Peygamber Efendimiz (s.a.v.), hayatının her safhasında yüksek ahlaki değerlerin en güzel örnekliğini sunmuştur. Rabbimiz, Kalem Suresi'nin 4. ayetinde "Şüphesiz sen, yüce bir ahlâk üzeresin" buyuruyor. O'nu sevenler, "Anam babam sana feda olsun ya Resulallah" derecesinde sevmiştir. Sahabeden Hz. Ömer'in bir keresinde, Efendimiz'e olan sevgisini ifade ederken canından daha az sevdiğini söylemesi üzerine, Efendimiz "Hayır, canından da fazla sevmedikçe imanın kemale ermez" buyurmuş, Hz. Ömer de hemen "Şimdi canımdan da çok seviyorum" diyerek karşılık vermiştir. Hz. Ali'nin de savaş meydanında Efendimiz'i kalkan gibi koruduğu rivayet edilir. Elbette O'ndan nefret edenler de olmuştur. Ancak O'na saldıranlar, kendi çirkinliklerinin bir gereği olarak böyle yapmışlardır. Yarasaların ışıktan hoşlanmasını beklemek ne kadar beyhude ise, kalpleri kararmış olanlardan güzelliği takdir etmelerini beklemek de o kadar beyhudedir. O'ndan nefret edenler aslında o güzeller güzelinin aynasında kendilerini, kendi çirkinliklerini görmektedir. Şefkat ve merhametin timsali Efendimiz, kalbinin katılığından şikayet eden bir adama "Eğer kalbinin yumuşamasını istiyorsan fakiri doyur, yetimin başını okşa!" tavsiyesinde bulunmuştur. İslam, kendisine nispet edenlerde bir vicdan inşa eder ve merhamet bu vicdanın bir sonucudur. O, her daim haksızlığın karşısında yer almış; en çok yoksulların, düşmüşlerin, yolda kalmışların yanında yer alarak ahlaki duruşunu sergilemiştir. Kendisini O'na nispet eden ümmetinin tavrı da peygamberlerinin tavrına benzemelidir. İşte bu ahlaki duruş, yaşanabilir, huzurlu ve adil bir toplumun ancak hep birlikte verilecek bir mücadeleyle mümkün olabileceğinin işaretidir. Kendilerini, güzel olan ne varsa ona yüzünü dönen, çirkin olan ne varsa ona sırtını dönen Efendimiz’e nispet edenler de böyle yapmalı, taşkınlıktan, haddi aşmaktan kaçınmalıdır.

Tepkiniz Nedir

like

dislike

love

funny

angry

sad

wow