Uzmanı uyardı: Deprem kaygısıyla mücadele için plan yapmak şart!
Türkiye deprem gerçeğini en yakından yaşayan ülkelerden biri. Ama depreme ne kadar hazırız sorusu bile kaygılanmak için yeterli oluyor. Son olarak İstanbul'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından uzmanlardan gelen farklı açıklamalar, nedeniyle pek çok kişi büyük bir kaygı yaşıyor. Peki bu deprem kaygısıyla nasıl mücadele etmek gerekiyor? Klinik Psikolog Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu NTVRadyo’da yayınlanan Doktor Bana Doğru Söyle programında Zeynepgül Alp’in sorularını yanıtladı.Hepimiz aynı korkuyu yaşadık ve hatta bu riskle de hayatımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Bazıları için mücadele edilebilir bir durum olurken bazıları için büyük bir kaygı ve soruna dönüşebiliyor deprem kaygısı. Öyle ki son depremde bu nedenle, yani kendilerini balkondan atanlardan, panik atak geçirenlere kadar 250'den fazla kişinin sağlık kuruluşlarına başvurduğunu biliyoruz. Bu durumlarda soğuk kanlılığı nasıl korumalıyız? Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu, deprem kaygısını yönetmenin yolunu şöyle açıklıyor; "Tabii ki çok kolay değil, insanın deprem gibi bir sarsıntı sırasında korkusunu yönetebilmesi. Öncesinde bir hazırlık gerektiriyor. Böyle bir travmatik olayla karşı karşıya kaldığımızda bunu yapmak şu anda çok zor gözüküyor. Neden? Çünkü 99 depreminden beri İstanbul halkı olabilecek büyük bir depremle ilintili olarak sürekli uyarılıyor ve bu uyarılma tabii ki yoğun kaygı yaratıyor. Büyük depremin nasıl yıkım yaratacağı, nasıl kayıplara yol açacağı, hayatını nasıl sekteye uğratacağıyla ile ilgili bilgi yoğun bir şekilde var ve korkutucu açıklamalar da var. Ama maalesef biz bir deprem sırasında ne yapmalıyız, nasıl yapmalıyız, kendimizi nasıl korumalıyız? Bununla ilgili uyarılar, açıklamalar nispeten daha az, görece çok daha az diyebiliriz. Dolayısıyla deprem sırasındaki korkuyu arttıran zaten şu anda yaşadığımız kaygı. Biz kaygılı bir beklenti içerisinde olabilecek bir depremi düşünüp duruyoruz ve bununla ilgili gerçek anlamda alınması gereken tedbirleri almak yerine bundan kaygılanıyoruz ve aslında işe yaramayacak bir takım tedbir davranışları ile bu kaygıyı yönetmeye çalışıyoruz. Ne gibi? Sosyal medya mecralarında bilimsel temeli olmayan ya da çok zayıf olan birtakım kaynakları çok sık takip etmek gibi. Gün içinde depremle ilgili bilgi toplamak, telefon uygulamalarından deprem uyarılarını takip etmek, gökyüzü, hayvanlar ve sıcaklıkla deprem tahmini yapmak gibi.."Deprem için bir acil eylem planı yapmak ve bunun provasını yapmak, bir deprem sırasında ne yapacağımızı, evden nasıl çıkacağımızı, neyi alıp çıkacağımızı, nereye gideceğimizi, orada ne kadar süre ne yapacağımızı planlarsak deprem sırasında bunun daha koruyucu bir etkisi olacaktır. Sadece düşünmek yetmez. Birkaç deneme ile ve periyodik denemelerle bu hazırlığı yapmak lazım.Bir deprem çantası hazırlanabilir. Birkaç tane işe yarayabilecek olan şey, dışarı çıktığınızda yanınızda bulundurabilmeniz için kolay ulaşabileceğiniz yerde deprem çantası bulundurulabilir, eşyalar sabitlenebilir. Mesela bu kadar çok depremden korkan insanların evlerinde eşyaları sabitlemediğini görüyoruz.Herhangi bir şekilde acil bir durumda birtakım insanlara ulaşabilmek için birtakım uygulamalardan da faydalanılabilir. Kaygıyı daha da aza indirgemek için bu şekilde önlemler alabiliriz en azından.Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu, uzmanları dinlemenin bilgi almak için faydalı olduğunu söylüyor ancak uzman sayısını sınırlandırmanın faydalı olabileceğini vurguluyor."Uzmanları dinlemek, bilgi almak faydalı. Çünkü ne kadar bilgilenirsek o kadar kuvvetleniriz ve bu bizim bir deprem sırasındaki korkuyu yönetmemizde etkili olabilir. Fakat burada takıntılı bir şekilde farklı farklı uzmanları çok fazla dinlemek, aşırı bir bilgi arayışı içerisine girmek tersten bir strateji olacaktır. Çünkü farklı görüşler olduğundan, bazı uzmanların daha duygusal konuştuklarında bilimsellikten uzak ve korkuyu arttırdıkları durumlarda, buradaki dinleyeceğiniz insan sayısını sınırlandırmak, dinlenen süreyi sınırlandırmak daha iyi bir strateji olacaktır. "Deprem korkusu, birçok insanın günlük yaşamını olumsuz etkileyen bir duygu durumuna dönüşebiliyor. Psikolojik sağlamlığın ilk adımının “kabul” olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu, "Bu bir kadercilik değil, duygularla yüzleşmekten bahsediyoruz. Korkuyu bastırmak ya da yok saymak yerine, onu tanımak ve ona rağmen harekete geçmek gerekir,” diyor.Deprem korkusunun sadece yetişkinlerde değil, çocuklarda da yoğun olarak yaşandığını belirten Şalcıoğlu, çocukların çevresinden gelen bilgi ve gözlemlerle tehdit algısı geliştirdiğini söylüyor. Ebeveynlerin çocuklardan ayrılmakta zorlandığı gibi, çocukların da ebeveynlerine yapışık bir şekilde yaşamaya başladığını ifade eden Şalcıoğlu, "Bu durum sağlıksız bir bağlanmaya dönüşebilir. Ebeveynin, çocuğunu okula gönderirken bir iletişim ve erişim planı yapması ve bunu birlikte prova etmesi önemli bir adım,” diyor.Yatak ıslatma gibi belirtilerin bu dönemde sıkça görülebileceğini hatırlatan uzman, çocuklarla açık bir iletişim kurulması gerektiğin


Türkiye deprem gerçeğini en yakından yaşayan ülkelerden biri. Ama depreme ne kadar hazırız sorusu bile kaygılanmak için yeterli oluyor. Son olarak İstanbul'da meydana gelen 6.2 büyüklüğündeki depremin ardından uzmanlardan gelen farklı açıklamalar, nedeniyle pek çok kişi büyük bir kaygı yaşıyor. Peki bu deprem kaygısıyla nasıl mücadele etmek gerekiyor? Klinik Psikolog Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu NTVRadyo’da yayınlanan Doktor Bana Doğru Söyle programında Zeynepgül Alp’in sorularını yanıtladı.
Tepkiniz Nedir






